Kaynak: https://alternatiftarih.com/
https://alternatiftarih.com/author/kemaleelekberova
Türkler Ermenilerce işgal edilmiş kaleyi kuşatmıştı. Ermeniler kaleyi savunmak için hunharca savaşıyor, Ermeni kadınları gece gündüz Türkleri öldürmek için mermi hazırlıyorlardı. Onlar pek fazla dayanamazlardı, yemekleri, silahları, barutları bitmek üzereydi…
Dünya edebiyatına Barış ve Savaş, Anna Karenina gibi başeserler vermiş büyük Rus yazarı Lev Tolstoy’un küçük kızı Aleksandra Tolstoya (1884-1979) ünlü Yasnaya Polyana müzesinin ve Tolstoy Vakfının kurucusu gibi ve sanatsal, gazeteci yazılarıyla tanınmakta.
1915’te Aleksandra Rusya İmparatorluğunun temsilcisi olarak Kızılhaç Örgütü hattıyla Türkiye’nin Van şehrine gönderildi. Ermenilere yardım etmek için görevlendirilmesine rağmen o burada Ermeni çetelerinin yaptıkları vahşete tanık oldu, gördüklerini not aldı.
“Yerle bir olmuş Van şehri… Biz gelene kadar burada Ermeniler ve Türkler arasında acımasız bir savaş olmuş.
Türkler Ermenilerce işgal edilmiş kaleyi kuşatmıştı. Ermeniler kaleyi savunmak için hunharca savaşıyor, Ermeni kadınları gece gündüz Türkleri öldürmek için mermi hazırlıyorlardı. Onlar pek fazla dayanamazlardı, yemekleri, silahları, barutları bitmek üzereydi. Bizim Kazak birlikleri zamanında yardıma yetişmeselerdi, kesin teslim olacaklardı. Her iki taraftan epey insan öldü, pek kanlı savaşlar oldu. Ölenlerin cesetlerini göle atıyorlardı…
Tahminen 1000 kişi Türk askeri Van’ı terk edemediği için esir düştü”.
“Ermeniler şehrin Türklerin yaşadıkları mahallelerini ateşe veriyorlar, kil yapılar tutuşmadığı için onları tek tek kundaklıyorlardı”.
“Ben burada yapacağım işlerle ilgili bilgilendirilmiştim…
İki büyük okul binası, geniş odaları bomboştur ne yatak ne sandalye vardır. Yerde üzerlerine eski püskü paçavralar atılmış kirli, cansız cesetler. Türklerdir… erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, çocuklar…
Bebeklerin inlemesi, çığlıkları, sayıklamaları… Bazılarının yüzünde şüpheli lekeler vardı.
Bu da ne? Cüzzam falan mı?..
Kirli, zayıf eller bize taraf uzanmakta… Kadınlar ağlayarak:
“Hanımefendi, hanımefendi!” çığlıklarıyla yalvararak bizden imdat diliyorlardı…
Bir köşeye çökmüş, kolları sanki bir ceset kolları gibi, cansızca iki yanına düşüp kalmış bir kadın gördüm. Onun kısık sesli inildemesini zorla duyuyordum…
Benim meraklı bakışlarıma adeta cevap olarak Kızıl Haç Amerika temsilcisi
Mister Yarrow bu durumu şöyle açıkladı:
-Onun kollarını iki yandan çekerek yerinden çıkarmışlar.
-Bunu kim yapmış ki? Neden?
-Ermenilerle çatışma sırasında…
-Ermeniler mi yapmış? Neden onlar zavallı bir kadına böyle işkence etsin ki? -hayretle sordum. – Fakat gazetelerden okuduğuma göre burada vahşilikleri yapan, Ermenileri katleden Türklerdi. Hiçbir şey anlamıyorum…
Her iki taraftan insanlar öldürülmüş. Hali ile bu adı üstünde bir savaş. Türklerle Ermenilerin düşmanlığı asırlarca sürmekte. Yalnız burada – Van’da biz Ermenilerin, insanlığın yüz karası olan vahşiliklerine tanık olduk. Ermeniler kadınların göğüslerini kesiyor, kollarını, ellerini yerinden çıkarıyor, bacaklarını kırıyorlardı…