Sümerlere Göre İnsanlığın Kökeni Nereden Geliyor?

Kaynak: https://www.facebook.com/groups/195280305297

Yazar : Erdem Khazar Ozturk
 
Sümer veya “uygar kralların ülkesi”, günümüzde Irak olan Mezopotamya’da MÖ 4500 civarında hüküm sürdü. Sümerler, kendilerine has ayrıntılı dil ve yazı, mimari ve sanat, astronomi ve matematik sistemiyle gelişmiş bir medeniyet yarattılar. Onların dini sistemleri, yüzlerce tanrıdan oluşan karmaşık bir sistemdi. Eski metinlere göre, her Sümer şehri kendi tanrısı tarafından korunuyordu. İnsanlar ve tanrılar birlikte yaşıyorlardı , insanlar tanrılara hizmet ediyorlardı.
Sümer yaratılış efsanesi, yaklaşık MÖ 5000 yılında kurulmuş eski bir Mezopotamya kenti olan Nippur’daki bir tablette bulunuyor.
Sümer tabletlerine göre Dünya’nın (Enuma Elish – Enúma Eliş) yaratılışı şöyle başlar:
“Yükseklerde bulunan cennetin adı henüz konulmadığında ,
Ve altındaki dünyanın henüz bir ismi yokken
Ve onları doğuran ilkel Apsu,
Ve kaos, Tiamut, ikisinin de annesi olur
Suları birbirine karıştı
Ve hiçbir tarla tapan oluşmamışken , hiçbir bataklık görülmemişken;
Tanrılardan hiçbiri henüz var edilmediğinde,
Ve hiçbirinin bir adı ortada yokken ve hiçbir kader tayin edilmemişken ;
Sonra cennetin ortasında tanrılar yaratıldılar,
Lahmu ve Lahamu yaratılmaları için çağırıldı… “
Sümer mitolojisi, başlangıçta insan benzeri tanrıların Dünya’ya hükmettiğini iddia eder. Dünya’ya geldiklerinde yapılacak çok iş vardı ve bu tanrılar toprağı nasıl kullanacaklarını öğrendiler, onu yaşanabilir hale getirmek için kazdılar ve mineral,madenlerini çıkardılar.
Günümüze ulaşmış metinler bir noktada tanrıların emeklerine karşı nasıl isyan ettiklerinden bahsediyor.
“Tanrılar insanlardan hoşlandığında
İşten usandı ve vergiden dert yandı
Tanrıların bu zahmet ve emekleri takdire şayandı,
İş ağırdı, sıkıntı çoktu.”
Tanrıların tanrısı Anu, emeklerinin çok büyük olduğu konusunda hemfikirdi. Oğlu Enki veya Ea, emeği üstlenecek bir insan yaratma teklifinde bulundu ve böylece üvey kız kardeşi Ninki’nin yardımıyla bunu başardılar. Bir tanrı ölüme sürüklendi ; vücudu ve kanı kille karıştırıldı. O malzemeden tanrılara benzer bir şekilde ilk insan yaratılmış oldu.
“Birlikte bir tanrıyı katlettiniz
Onun kişilik ve karakteriyle
Ağır işini ortadan kaldırmış oldum
Zahmet ve emeğini insana ben dayatmış oldum
Çamurun içinde, tanrı ve insan
Sıçrayacak,
Bir araya getirilmiş bir birlik ve beraberliğe doğru ;
Böylece günlerin sonuna kadar
Et ve Ruh
Hangi tanrıda olgunlaşarak –
Kan akrabalığında o ruh bağlanacak.
Bu ilk insan, “düz arazi” (ova) anlamına gelen Sümerce bir kelime olan Eden’de yaratıldı. Gılgamış Destanı’nda Aden tanrıların bahçesi olarak bahsedilir ve Mezopotamya’da Dicle ve Fırat nehirleri arasında bir yerde bulunur.
Başlangıçta insanlar kendi başlarına üreyemediler, ancak daha sonra Enki ve Ninki’nin yardımıyla tadil edildiler. Böylece Adapa, tamamen işlevsel ve bağımsız bir insan olarak yaratıldı. Bu “değişiklik” Enki’nin erkek kardeşi Enlil’in onayı olmadan yapıldı ve bu yüzden tanrılar arasında bir çatışma yaşandı. Enlil, insanın düşmanı oldu ve Sümer tableti, insanların tanrılara hizmet ettiğinden ve çok fazla zorluk ve acı çektiğinden bahseder.
Adapa, Enki’nin yardımıyla, “hayatın ekmeği ve suyu” ile ilgili bir soruyu cevaplayamadığı Anu’ya çıktı. Görüşler, bu yaratılış öyküsü ile Cennet’teki Adem ve Havva’nın İncil’deki öyküsü arasındaki benzerlikler konusunda farklılık gösterir.
Not : Eski Sümer çevirileri William Bramley’in The Gods of Eden kitabından alınmıştır.
Kullanılan görsel : Sümer kaos canavarı ve güneş tanrısı.
Dipnot : Eden,ADN,Aden kelimesi Tevrat,İncil ve Kuran’da cennet manasında isim olarak geçmektedir. İncil betimlemelerinde bir bahçe olduğu vurgusu vardır. Birçok türemiş şekilde kullanımı mevcuttur. Anlam olarak İbranice ‘haz’ ve ‘sevinç’ manasına gelir. Adem’in yaratıldıktan sonra içinde konduğu bahçe,daha sonra ağaçtan yasak meyveyi yiyecek ve kovulup dünyaya düşecekler. Cennette bir bedene sahip değillerken,sadece ruh formunda,ruhları maddeye bürünecek. Yemek yeme,dışkı,doğurma v.s. özellliklerine sahip olacaklar.
Abrahamic dinlerde görmeye alışık olduğumuz bu olayların ilk kaynağının Sümerlere ait olduğunu görüyoruz. Dinlerde bahsi geçen ilahi varlıklar olarak melekleri Sümerlerdeki tanrılara benzetilebilir. Başkaldıran Sümer tanrısı Enlil ; şeytan ile özdeş manada. İnsanlığın düşmanı oluyor. Yine benzer bir betimleme insanoğlunun ilk yaratılırken kil,çamurdan şekile sokulması.
İncil’de bahsi geçen Babil Kulesi hikâyesi Mezopotamya’daki zigguratlardan bahseder, büyük bir ihtimalle de bu ziggurat Etemenanki (Marduk) dur. Gökyüzüne ulaşmak,ilahi olana yakın olmak için inşa edilmiş tapınaklar. Aynı anlayışla inşa edilen Anadolu tümülüsleri ve Mısır piramitleri.
 
 

Yorum Yaz


*