Unutulmaya yüz tutmuş bir Anadolu geleneği: Yorgancılık

Kaynak: Türk Tarım-Orman Dergisi

Yorgan gece uyurken ısınmak ve örtünmek için iki kumaşın arasına yün, pamuk gibi doğal malzemeler doldurularak dikilen, dikerken de kültürümüze has desen ve motiflerle işlenen bir uyku gereci olmasının yanında, günümüze değin süregelmiş eski bir Anadolu âdeti.

Eski Türkçe’de yogurkan, yapurgan, yavurgan şeklinde kullanılan ve örtünmek manasına gelen yorgan sözcüğü, atasözleri ve deyimlerimizde  de çokça yer etmiş olup Türklerin bilinen en eski sözlüğü olan Divanü Lügati’t-Türk’te “uragut yogurkan büründi- kadın örtü örtündü’’ şeklinde kullanıldığı bilinmektedir. (Divan-ı Lügat-it Türk,1986: C.2,141-13) Buradan da anlaşıldığı üzere pamuğun olgunlaşıp toplanması, temizlenmesi, hallaç yayı ile atılıp yorgan, yastık, minder yapımı konusunda da bilgi sahibi olan Eski Türkler’de yorgan: hem örtmek, hem bürünmek, hem de bir üst kıyafeti olarak kullanılmıştır ve o manayı temsil etmiştir. Tarım ve hayvancılıkla iç içe oluşun ve göçebe olmanın yanı sıra yerleşik ve medeni bir kültürün de kanıtlarından biri olan yorgan aynı zamanda çobanların geceleri bürünerek yattıkları bir kepenek veya üstlerine aldıkları bir aba’ya da verilen isimdi Türklerde (Ögel, 1985: 221).

YORGANCILARIN PîRİ KÂMİL HİNDî

Türk-İslam dünyasından tüm dünyaya mâl olmuş büyük gezi yazısı eseri Seyahatname’de Evliya Çelebi İstanbul esnaflarını anlatırken yorgancılardan ‘esnaf-ı yorgancıyan’ diye bahsetmekte, dükkan sayısının 105, çalışan sayısının 400 olduğunu da belirterek, yorgancıların pirinin ‘Kamil Hindi’ olduğunu ifade etmektedir. Kamil Hindi, Hz. Muhammed’in (s.a.v) kızları Rukiyye, Gülsüm ve Fatımatü’z Zehra’nın çeyizlerine hizmet eden kişidir. Evliya Çelebi’ye göre yorgancılar: atlas, diba ve ipek kumaşlardan yaptıkları yorganlar ile alet ve edevatlarını ellerine alarak geçit törenlerine katılırlar. (Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 1.cilt-2.kitap, 26. bölüm).

Yorgan ve yorgancılığın gerek İslam öncesi gerekse İslamiyet’e girdikten sonra Türk kültüründeki önemi atasözlerimize de yansımıştır. Yine çeyizlerin başı yorgan olarak görülmüş ve öyle yaşatılagelmiştir. Şimdiye dek tarım ve hayvancılıkla adeta iç içe geçmiş, günlük yaşantının ve medeniyetin ürünü olan el sanatlarımızdan yorgancılığı, bu bilgilerimizin yanında bir de çocuk yaşlardan bu yana hem yorgancılık hem de yorgancı esnafının Ankara’daki temsilciliğini yapan, eski adıyla Ankara Umum Hallaçlar ve Yorgancılar Odası, yeni adıyla ise Ankara Ev Tekstili ve Yorgancılar Odası Başkanı Temel Çolak’tan öğrenmek istedik.

ÇOLAK: “BEN BU İŞİ SANAT OLARAK GÖRÜYORUM”

Temel Çolak kimdir bizlere kendinizi tanıtır mısınız?

1967 Trabzon-Maçka doğumluyum. 1979’dan beri bu mesleği icra ediyorum. Çıraklığa Ankara’da başladım. Ustam, Ankara Yenimahalle’nin en eski yorgancısıdır. Kendisi aynı zamanda kayınpederimdir. Biz dededen kalma ikinci, üçüncü kuşak yorgancıyız. Halen daha bu mesleği devam ettiriyoruz. Ayrıca şunu da eklemek isterim, maalesef yerel ve görsel basın bize çok değer vermiyor, yayınlamıyor ama siz Tarım Bakanlığı olarak geldiniz, şahsım ve temsil ettiğim oda adına çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum.

Yorgancılık geçim kaynağınız mı? Ayrıca yorgancılık sizce zor bir zanaât mi?

Yorgancılık benim için geçim kaynağı fakat ben bu işi sanat olarak görüyorum. Bu işle başladık ve bununla devam etmekteyiz. Yorgancılık zor bir zanaat. Öncelikle seveceksin. Desenleri bile kendim çiziyorum ben.

Hallaçlık ne demektir? Siz bunu nasıl öğrendiniz?

Geçmişte teknik malzeme olmadığı için o günün büyükleri, bu pamukları nasıl kabartırız diye kendilerince bir araştırmaya girmişler. İnek veya bu türden bir hayvanın bağırsağından 3-4 metre uzunluğunda ucunu kemane gibi bir oduna bağlayarak, birleştirerek bununla pamukları ve yorganın içine konulan malzemeleri kabartırlarmış. Hallaç, üç parçadan oluşur: tokmak, tahta ve bağırsaktan yapılan yay. Eskiden hallaçlar bu işi seyyar olarak mahalle mahalle gezerek yapmışlardır. Günümüzde artık teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yorgancılık sanat haline gelmiştir. Bu, daha çok ipek-saten yorganlarla işçilik olarak algılanmış. Bu sebepten hallaç ve işçilik ayrı değerlendirilmelidir. Hallaçlığı herkes yapabilir fakat yorgancılığı ve bunun sanatını, çeyizlik yorgan işini herkes yapamaz.

 

 

Yorum Yaz


*