Kaynak:https://www.kilsanblog.com/
Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı, 2015 yılında Almanya’nın Bonn kentinde toplanan 39. dönem BM Dünya Miras Komitesi tarafından kültürel kategoride UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedildi. Diyarbakır Surları; suriçi, duvarları ve burçlarıyla, bölgeden farklı dönemlerde gelip geçmiş otuzdan fazla uygarlığın izlerini taşıyan özgünlüğünü 7 bin yıldır koruyor. Surların eteklerinden başlayarak uzanan ve 8 bin yıllık bir tarihe sahip olan Hevsel Bahçeleri ise, tarımsal kültüre büyük değer verilen bir coğrafyada dünya tarihinin diğer bir önemli mirası.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinin merkezinde yükselen Diyarbakır Surları, iç ve dış olmak üzere iki bölümden meydana geliyor. Yaklaşık 7 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bu tarihsel hazine, Çin Seddi’nden sonra dünyadaki en eski surlar olarak biliniyor. Uzunluklarıyla Çin Seddi, Antakya ve İstanbul surlarından sonra gelseler bile diğerlerinin hiçbiri kitabeleri, burçları ve bezemeleriyle bu kadar görkemli değil.
Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasından yer alan Hevsel Bahçeleri ise 30’dan fazla uygarlık ve kültürlerin izlerini taşıyan bir bölgede bulunuyor. Üstelik binlerce yıldır bahçe olarak var olmasıyla, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve tarihi olarak eşsiz bir yere sahip.
Bu muhteşem surlar ve bahçeler, organik bir bütünlük içinde oldukları için birlikte değerlendirilerek Türkiye’nin dünya listesindeki 14. miras alanını oluşturdular.
Tarih ve coğrafyada bir gezinti…
Diyarbakır Surları zengin geçmişinden inşaat tekniklerine, tasarımından çok sayıda uygarlıktan taşıdığı izlere, kabartmalarındaki sanat değeri yüksek motiflere, kitabelerindeki kaligrafik şaheserlere sahip ve hala işlevini sürdüren benzersiz bir kültürel mirasımız.
Yapının ilgi çekici ‘kalkan balığı’ formu, kentin batısında bulunan eski yanardağ Karacadağ’dan akan bazalt tabakaların Dicle Nehri’ne ilerleyip soğumasıyla, doğal olarak oluşmuş.
Zeminden yaklaşık 100 metre yükseklikte kurulan surların uzunluğu 5.700 kilometreye yaklaşıyor. Doğu-batı doğrultusunda 1.700, kuzey-güneyde ise 1.300 metrelik bir alan oluşturan surların yüksekliği 10-12 metre, kalınlığı 3-5 metre arasında. Surlar üzerindeki burçları birbirine bağlayan yol 70 santimetrelik mazgal duvarlarıyla korunuyor.
Surların yapımına hangi tarihte başlandığını bilinmiyor. Ama ilk olarak, MÖ 3000-2000 yıllarında, şehrin doğusunu sınırlandıran Fiskaya kayalığının bulunduğu yerde küçük bir kalenin Hurriler tarafından inşa edildiği düşünülmekte. Bu ilk yapıdan günümüze pek az kalıntı ulaşmış durumda.
Kale, Roma imparatoru II. Constantinus tarafından MS 349’da onarılarak surlarla çevrildi. 362 yılında Sasaniler ile Romalılar arasında yapılan anlaşmayla, Roma’nın egemenliğindeki Nusaybin (Nisibis) Kalesi, Sasanilerin eline geçince burada bulunan Hıristiyan halk dinsel nedenlerle Diyarbakır’a göç ederek, kalenin batı kısmındaki düzlükte iskan edildi. Bu göçten sonra 367-375 yılları arasında kentin batı surları yıktırılarak Nisibis’liler suriçine alındı, böylece Diyarbakır Kalesi yeni biçimini almış oldu. Yeni surlarla genişleyen kentin yönetim merkezi olan ilk kale, Suriçi oldu. Abbasi, Mervani, Selçuklu, Artuklu, İnallı, Nisanlı, Eyyubi, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde de önemini korudu ve yeni eklemeler yapılarak onarıldı. Suriçi’nin 16 burç ve iki kapı eklenerek ikinci kez genişletilmesi ise 1524-1526 arasında Kanuni Sultan Süleyman tarafından gerçekleştirildi.
Surlar içinde bulunan ve ilk yerleşim noktası olarak bilinen Amida Höyük’te (Virantepe) 1961-1962’de yapılan arkeolojik kazılarda, Artukoğulları devrine ait 1200 civarına tarihlenen saray kalıntıları ortaya çıkarıldı.
Sur kapılarında dolaşmak
Diyarbakır Surları dört ana kapıyla dışarı açılıyor: Dağkapı, Mardinkapı, Urfakapı ve Yenikapı. Suriçinde de dört kapı var: Saraykapı, Küpelikapı, Fetihkapı ve Oğrunkapı. Fetihkapı ile Oğrunkapı dışarıya, Saraykapı ve Küpelikapı ise şehrin içine açılıyor. Fetih ve Oğrun kapıları bugün kullanılmıyor.
Dağkapı, Harput’a giden yola açılıyor. Ne yazık ki 1932 yılında dönemin valisi tarafından, kentin hava alması için Dağkapı Burcu ile Tek Beden Burcu arasındaki iki burç ve yaklaşık 200 metrelik sur yıktırılmış.
Urfakapı, kentin batısında yer alıyor; Rumkapı veya Halepkapısı olarak da adlandırılıyor. Urfakapı’da eskiden iki giriş bulunuyordu. Demir kanatları hayvan başlı çivilerle süslü, üzerinde çift başlı kartal sembolü bulunan ve Melik Ahmet Caddesi’ne açılan kapı Selçuklular tarafından tamir edildi. Bizanslılar döneminde, Meryem Ana Kilisesi’ne doğrudan bağlantılı olan ve sadece rahipler ve rahibeler tarafından kullanıldığı bilinen taş kemerli kapı ise ikincisiydi. Üçüncü kapı ise sonradan açıldı.
Eski kentin güneyinde bulunan Mardinkapı’ya, Telkapısı ya da Tepekapısı da deniyor. Kentin doğu kapısı olan Yenikapı, basık kemerli ve tek girişli. Kaleyi Dicle Nehri’ne bağladığı için Sukapısı ya da Dicle Kapısı olarak da biliniyor.
Görkemli burçlar
İçkale’de 16 adet olmak üzere Diyarbakır Kalesi toplam 82 burca sahip. Dört, beş, altı ve sekiz köşeli veya dairesel burçlar günümüze dek fazla bozulmadan gelmiş. Daha çok iki katlı olarak yapılmış, bazıları ise üç dört katlı olarak inşa edilmişler. Alt kısımları ambar ve depo olarak, üst katları ise askeri amaçlar için kullanılmış.
Dağkapı’nın sağındaki ve solundaki burçlarda Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı kitabelerinin yanı sıra çok sayıda hayvan, bitki, üzüm salkımı, haç, güneş ve Süleyman Mührü kabartmaları yer alıyor. Günümüzde burçların alt katı sergi salonu ve Turizm Danışma Bürosu olarak kullanılıyor.
Keçi Burcu olarak da anılan Kız Burcu Mardinkapı semtinde bulunuyor. Yapım tarihi bilinmemekle birlikte, kitabesinden Mervaniler tarafından onarıldığını öğreniliyor. Dicle Nehri, Hevsel Bahçeleri, Ongözlü Köprü, Kırklar Dağı ve Gazi Köşkü ve Suriçi’nin panoramasının izlenebileceği muhteşem noktalardan biri olan Keçi Burcu, Diyarbakır Surları üzerindeki en eski ve en büyük burç. İçindeki ön kemerinin taşı üzerinde bulunan kuş figürü dikkat çekiyor. 2004’te Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından restore edilen yapı, halen sergi alanı ve resepsiyon salonu olarak kullanılmakta.
Artuklu Dönemi eseri olan 1208 tarihli Yedi Kardeşler Burcu, Evli Beden Burcu ile aynı dönemde inşa edildi. Üzerinde, çift başlı kartal ve aslan kabartmaları var. Kitabeye, burcu yaptıranlar için dualar işlenmiş. Ulu-Evli Beden Burcu da 1208 tarihli bir Artuklu yapıtı. Silindirik yapısı, burcu çevreleyen kitabesi, çift başlı kartal ve Mezopotamya mitolojisi kökenli kanatlı aslan kabartmasıyla döneminin en güzel eserlerinden biri.
1089 yılında Selçuklu hükümdarı Melikşah tarafından yaptırılan Nur Burcu’nun mimarının Selamioğlu Urfalı Muhammed olduğunu kufi yazılı kitabesinden öğreniyoruz. Çeşitli hayvan figürleriyle bezeli en burç üzerindeki uzun boynuzlu keçi ile koşan at figürleri dikkat çekiyor. Burcun kitabesinin yanında bulunan güvercin motifi ile altındaki bağdaş kurmuş halde eliyle ayaklarını tutan çıplak kadın rölyefi de harika.
Surların efsaneleri de var elbette. Bölgenin hükümdarı kent surlarının batısına bezemeli iki burç inşa edilmesini ister. Bu işle görevlendirilen kişi Yedi Kardeş Burcu’nun inşasını üstlenirken çırağına da Evli Beden Burcu’nu tamamlamasını söyler. Burçların yapımı bittikten sonra Evli Beden’in diğerinden daha üstün olduğu sonucuna varılır. Buna çok üzülen usta kendini Yedi Kardeş burcundan aşağı atarak yaşamına son verir. Çırak da onun ardından atlayarak ölür. Bu olaydan sonra Evli Beden ile Yedi Kardeş Burçlarının olduğu bölge “Ben u Sen” adıyla anılır.
Burçlar üzerindeki muhteşem kitabeler
Diyarbakır Kalesi’nin burçlarında farklı uygarlıklara ve milletlere ait, farklı dillerde kitabeler pek çok kitabe yer alıyor.
367-375 yılları arasında Romalılar’dan kalma Latince; Bizanslıların 440-528 yıllarında yazdıkları Yunanca; 909’da Abbasiler, 995-1035 yıllarında Mervaniler, 1088-1092 arasında Büyük Selçuklular, 1093’te Şam Selçukluları, 1141 tarihinde İnallılar, 1154-1183 arasında Nişanlılar, 1149-1479 yıllarında Akkoyunlular, 1188-1208’de Artuklular’dan kalma Arapça kitabeler ile 1525-1527 yıllarında Osmanlılar elinden çıkma Farsça yazılar bulunuyor.