Kaynak: https://www.tarihcantasi.com/
Leonardo, 1503 yılında Mona Lisa’nın portresini kavak pano üzerine yağlıboya tekniğinde yapmaya başlamıştır. Resimdeki figür, bir koltuğun üzerinde oturur vaziyette ve 3/4 profilden resmedilmiştir. Resmin, geri planında oldukça sınırlı bir şekilde tuvale yansıyan sütunlar, figürün teraslı bir locada oturduğu yönünde görüşlerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Resmin ön planında kadının koltuğun kolçağının üzerinde gösterilen elleri, dikkat çekmektedir. Figürün, giysisindeki kumaş kıvrımları ve dökümleri oldukça başarılıdır. Hardal ve bakır renk tonlarındaki kol yenlerinin ipeksi bir ışıltıyla parladığı görülmektedir.
Resimde yumuşak bir ışık, figürün üzerine bizim bakış açımıza göre soldan düşmektedir. Leonardo, özellikle portrelerde ışığın kullanılışıyla ilgili şöyle der: ”Bir portre çalışması yapacaksanız kapalı havada ya da akşam çökerken yapın. Akşam çökerken, sokaklardaki erkeklerin ve kadınların yüzlerini dikkatle gözlemleyin; hava kapalıyken o yüzlerin nasıl bir yumuşaklık ve zarafet kazandığına dikkat edin”.
Leonardo, resimlerindeki insan yüzlerini resme alırken, renk ve ışık geçişlerinin oldukça yumuşak olması gerektiğini savunmuştur. Özellikle, bir resimde sert ışık ve renk geçişinin resmin çiğ görünmesine neden olacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, bir figürün yüzünde çizgileri yok etme tekniği de diyebileceğimiz Sfumato tekniğini kullanmıştır. Bu tekniği de şöyle açıklar: ” Resim yaparken kaba dış hatlar kullanmayın, onları yumuşak ve ince hale getirin. Gölge ile ışığın birleştiği yerde renkler çizgi gibi değil, bir sis bulutu gibi olsun”. Bir insanın yüzündeki ifadelerin göz kenarları ile dudak kenarlarından anlaşılabileceği için özellikle Mona Lisa’nın yüzünde de bu noktaları belirsizleştirmiştir. Bundan dolayıdır ki, Mona Lisa nın yüzündeki duygusal ifadelerin netliği günümüzde de belirsizliğini sürdürmektedir.
Mona Lisa ‘nın Başındaki İnce Tül Neyi Simgelemektedir?
Mona Lisa‘nın başında, incecik siyah bir tül görülmektedir. Bu tülün, figürün erdemliliğine işaret ettiğinin düşünülmesinin yanı sıra dönemin bir aksesuar modası olduğu yönünde de görüşler mevcuttur. Mona Lisa’nın saçları, Leonardo Vinci’nin resimlerinde sıklıkla karşılaşılan kıvrık lüleli saç tipindedir. Mona Lisa ‘nın arkasında görülen manzara, Rönesans dönemiyle birlikte resme manzaranın dahil edildiğinin önemli bir göstergesidir. Manzaraya bakıldığında figürün her iki yanında ufuk çizgisinin eşit olmadığı dikkatimizi çekmektedir. Bakış açımıza göre, sağ taraftaki ufuk, sola göre daha yüksek ve daha uzak gibi görünmektedir. Bu düzenleme aynı zamanda Mona Lisa‘nın sağ omzundan itibaren, sola göre daha uzun görünmesini sağlamıştır. Manzaranın Sfumato tekniği ile flulaştırılmıştır. Böylece izleyicinin tüm dikkati figür üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Romalı mimar Vitruvius, Mimarlık üzerine isimli eserinde ideal insan bedeni oranları ile geometri arasında bir bağ olduğunu, bedenin uzuvları arasındaki oranların ve uyumun, bir tapınağın unsurları arasında da olması gerektiğini belirtmektedir. Bu bize altın oranı vermektedir. Vitruivus’un görüşlerinden etkilenen Leonardo, ayrıca Matematikçi Luca Pacioli ile birlikte çalışmalar yapmış, ideal insan insan vücudunu Vitruvius adamı ismini verdiği çizim üzerinde göstermiştir. Bu çalışmaları sayesinde, resminde altın oran kullanmıştır. Altın oranın matematiksel sabit sayısal değeri ise, 1.618’dir.
Mona Lisa’nın Kaşlarına Ne Oldu?
Resimde, en çok merak edilen konulardan biri de Mona Lisa’nın kaşlarının olup olmadığıdır. Georgio Vasari’nin ”kaşlar tümüyle doğaldı, kimi yerde gür çıkmış, başka yerde seyrelmişti” ifadelerinin güvenilirliği tartışılmaktadır. Birçok kişi, Mona Lisa ‘nın kaşlarının olmadığı söylenmektedir. 2007’de Fransız Sanat teknisyeni Pascal Cotte’un yaptığı yüksek çözünürlüklü taramalarda ilk başta kaşların olduğuna dair silik izler gözlemlenmiştir. Leonardo, her ne kadar 1503 yılında Mona Lisa’nın portresini yapmaya başlamış olsa da bu portreyi hiç bir zaman sahibine teslim etmemiş, hatta 1515’de Fransa kralı I. Francis’in daveti üzerin Fransa’ya giderken yanında götürmüştür. Oldukça yavaş çalışan ve birçok eserini yarım bırakan bir karaktere sahip olan Leonardo, muhtemelen bu tabloya zaman içinde eklemeler yapmış, kaşları tamamen kurumuş bir yağlıboya katmanı üzerine çizmiş ve tablo temizlendiği sırada kaşlar silinmiştir. Tablo, sıradan bir portre iken zaman içinde Leonardo’nun hayal dünyası ile evrensel bir ikona dönüşmüştür.