Kaynak:https://www.kilsanblog.com/
Antik dünyanın üçüncü en büyük kütüphanesi olan Celsus Kütüphanesi, dünya mirası olarak korunan Efes Antik Kenti’nin günümüze ulaşmış en önemli yapılarından. Roma İmparatorluğu’nun altın yıllarında inşa edilen kütüphane, sadece estetik güzelliği ile değil, dengeli ve iyi planlanmış tasarımı ile de etkileyici bir mimariye sahip.
Büyüklüğü ile İskenderiye ve Bergama kütüphanelerinden sonra üçüncü sırada yer alan Celsus Kütüphanesi, eski dünyanın en önemli liman kentlerinden olan Efes’in günümüze ulaşmış en dikkat çekici kalıntılarından biri. Kütüphanede 12 bin ile 15 bin arasında parşömen rulosunun yer almış olduğu tahmin ediliyor.
Güçlü bir Roma senatörü, Asya eyaleti valisi ve bir kitap aşığı olan Tiberius Celsus Polemeanus anısına oğlu Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılan kütüphanenin inşaatına başlangıç tarihi hakkında net bir bilgi olmasa da MS 135 yılında tamamlandığı konusunda ortak bir görüş bulunuyor. Celsus’un mezarı da kütüphanenin batı kanadında ve giriş kat zemininin altında yer alıyor. O tarihlerde değil bir kütüphanenin içine, kent sınırları dahiline bile gömülmek alışılmış bir durum olmadığından Celsus’a yapılmış olan bu ayrıcalık, özel bir onur olarak görülüyor.
Kütüphane, MS üçüncü yüzyılın ortalarındaki Got işgalinde bir yangın geçirmiş, ayrıca onuncu yüzyılda meydana gelen depremde de ciddi zarar görmüş. Günümüzdeki kütüphanenin ön cephesi, Avusturyalı arkeoloji ekibi tarafından 1970-1978 yılları arasında yeniden yapılandırılmış ve restore edilmiş. Kütüphanenin içindeki değerli parşömen ruloları ise deprem sırasındaki karmaşa sırasında yok olmuş.
Görkem kazandıran sütunlar
Kütüphanenin tasarımı dönemin ünlü Romalı mimarı Vitruoya tarafından yapılmış. Oldukça süslü ve dengeli ön cephesi Yunan mimarisinin Roma mimarisine olan etkilerini yansıtıyor.
Dışarıdan iki katlı görünse de içeride yapılan kazılar, yapının aslında üç kat oluştuğunu gösteriyor. Ön cephenin en göze çarpan unsurlarını korint tarzı sütunlar oluşturuyor. Zemin katın orta kısmında yer alanlar sütunların hem kendileri hem de alınlıkları, başlıkları ve kirişleri baştakilerden daha uzun olarak tasarlanmış. Böylece yapı perspektif açısından bir göz yanılsaması oluşturarak daha görkemli ve anıtsal bir görünüme kavuşmuş. Zemin kat sütunlarının boşluklarına yerleştirilmiş olan üst kat sütunları ise zemin kat sütunlarına oranla daha ince ve kısa tutulmuş; alınlıkları ise üçgen formunda ve çift katlı katmanlar tarafından destekleniyor.
Kütüphaneye dokuz geniş mermer basamaklı bir merdiven ile ulaşılıyor. Merdivenin her iki yanında, Yunanca ve Latince olarak Celsus’un yaşamı anlatıyor. Girişte, yapıya platform oluşturan, tonozlu, 21 metre genişliğinde ve mermer ile kaplanmış bir avlu bulunuyor.
Giriş için sütunlar arasındaki üç kapı kullanılmış. Kapıların yanlarında yer alan nişlerde dört kadın heykeli yer alıyor. Heykellerden Sophia bilgeliği, Episteme bilgiyi, Ennoia zekayı ve Arete yiğitliği sembolize ediyor. Ne yazık ki heykeller asıllarının birer kopyası; asılları Viyana’daki Efes Müzesi’nde bulunuyor.
Kitaplara özel koruma
Celsus Kütüphanesi’nin tasarımında kitapların korunmasına özel bir önem gösterilmiş. Ana okuma salonu, aralarında bir metre boşluk bulunan çift duvarlara sahip. Kitaplar bu iç duvarlar boyunca yapılmış olan dörtgen nişlerdeki raf ve dolaplarda saklanmış. Böylece aşırı sıcaklık, nem ve böceklerden korunmaları sağlanmış. Duvarlar arasındaki boşluklarla oluşan koridorlar kütüphane içindeki yürüyüş yollarını da oluşturarak üst kata çıkan merdivene ulaşıyor.
Sabah güneşinden faydalanabilmek için doğuya bakan kütüphanenin içi büyük bir kemer tarafından çerçevelenmiş dikdörtgen bir forma sahip. Oymalar ile cömertçe dekore edilmiş olan alanın döşeme ve duvarları renkli mermerle kaplanmış.