Halının geçmişine yolculuk

Halı, herkesin evinde, işyerinde köşeleri dekore eden en önemli eşyalardan biridir. Halı hekesin ayakları altındadır. Dünyanın tüm coğrafyalarında, pek çok medeniyeti farklı tarz ve şekillerde barındıran sembollerden olmuştur.

Halıcılık günümüze dek pek çok değişim ve gelişimlere tanıklık ederek süregelmiş kimler tarafından icat edildiği, hangi tekniklerle dokunduğu arkeologların buldukları kazı sonuçlarından öğrenilmektedir. Bu kazılardan çıkarılan halı parçaları bu önemli eşyanın geçmiş zaman tünelinde kimler tarafından dokunulduğu, ne tür bir kalite oluşturduğu ortaya konulmaktadır. Halı, yapılan araştırmalar neticesinde eski zamanlarda boyama, desen oluşturma, düğümleme tekniklerinde ve dokuma ebatlarında gelişim göstererek günümüze kadar gelen eşyalardan biri olmuştur.

Halı dünyada 3 bin yıldan bu yana ana yapısı değiştirilmeden üretilen önemini her zaman koruyan tek ürün el halısıdır. İlk çağlarda insanların örtü ve yaygı ihtiyaçlarını karşılamak için meydana getirdikleri halılar, gelişen ve ilerleyen zaman içerisinde değerli sanat eserine dönüşmüş, tarihsel yapıları ve sarayları süslemiş, ünlü ressamların tablolarına konu olmuş objelerden biridir. El dokuması halıcılık çok eski bir geçmişe sahiptir. Arkeolojik araştırmalara göre tarihsel devirlerde yaşayan insanların ağaç kabuğu ve liflerini örerek ilk dokuma halısını oluşturmuşlardır.

Türkiye’de Halıcılığın Tarihsel Gelişimi

Halıcılığın kökeninin milattan önceki yüzyıllara uzandığı bilinmektedir. Türklerde halıcılık en eski el sanatlarından biridir. Türk halıcılığının tarihi hakkında yeterince bilinmemektedir. Arkeolojik kazılardan çıkarılan materyallerden Türk halıcılığına özgün çok miktarda malzeme bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu malzemeler Mısır, İspanya, Çin, Hindistan ve İran halılarından çok daha fazladır. Buna rağmen üzücü olan tek şey Türk halıcılığının tarihsel gelişimine ait yeterli dokümanların ortada bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Halıcılığın gelişiminde katkıda bulunan ve ilmine ağırlık veren kitlelerin batı ağırlıklı olduğunu görebilmekteyiz. Bu araştırmacılar sürekli olarak 16.Yüzyıl ortalarında İran halılarını inceleyerek kaynak oluşturmuştur. Bu çalışmalar aynı zamanda halı sanatı ve minyatür sanatıyla birleştirilerek yeni halı akımının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Halı icat edildiği günden bu yana dokumanın ana maddesi olarak yün kullanılmıştır. Yünlerin elde edildiği koyunlara oldukça önem verilmiş ve bu tarihe adını geçirerek devletler kurulmuştur.

15. Yüzyılda halıcılık tarihimizde iç açıcı olmayan bir dönem olarak bilinmektedir. Anadolu Selçuklu döneminde 200 yıllık saltanat süren halıcılık Osmanlı İmparatorluğu döneminde hususiyetini kaybetmiştir. Bu döneme ait tek bir halı örneği hemen hemen yok gibidir. Ancak Türk halı dokumacılığı 17.Yüzyılda tekrar ayağa kalkarak en parlak dönemini yaşamıştır. Bu devirde pek çok saray ve camilerin ihtiyaçları doğrultusunda halılar dokunmuş ve bezeli desenleriyle Osmanlı Mimari sanatının en güzel örnekleri sergilenmiştir. Bu döneme ait dokunan halılar, motifsel açıdan çok zengin ve incelik taşımasına karşın Selçuklu dönemi halılarının ihtişam ve kalitesini taşımamaktadır.

İslamiyet öncesi dönemde Türk halıcılığında kuş, ejderha resim ve motiflerine simetrik ağırlıklı rastlanır. Renk ve ton olarak koyu mavi, kırmızı, yeşil renkler hâkimdir. Selçuklu döneminde dokunan halılarda geometrik desenlerde madalyon motifleri bu halılarda yer almaktadır. Selçuklulardan hemen sonra günümüze kadar süregelen zaman periyodunda bu şekillerin yanı sıra çiçek, gül, yaprak, dal ve sarmaşık türündeki şekiller ağırlığa dönüşmüş ve desen olarak kullanılmıştır. Bu motiflerdeki üstün düşünce yaratma yeteneği zaman içinde kaybolmuş, farklı tasarımlar oluşturularak dokunmaya başlanmıştır. Dünya ulusları tarafından beğeni kazanan Türk halıları lâle, karanfil, çilek, nar çiçeği, asma filizi, güvercin, gül, gonca, çiçek demeti motifleri desen olarak kullanılmaktadır.

Yorum Yaz


*